Merhaba değerli okurlarım. Bugün sizlerle paylaşmak istediğim birkaç konu olduğundan bu yazıyı sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Belirli bir süreyi aşkındır bu camianın içinde yer almaktayım. Bu zamana kadar buralara gelmemde emeği geçenlere ayrı ayrı teşekkürü bir borç bilirim. Bana Günün Bankosu platformunda köşe açan sayın Bülent ÇULHAOĞLU’na da teşekkürü bir borç bilirim. Konumuza gelecek olursak, bu camia dışarıdan bakıldığında, yani daha çok yarışseverler tarafından bakıldığında at sahiplerinin hepsinin son model arabalar kullandığı, lüks dairelerde oturduğu sanılır. Ancak bu genel kanı yanlıştır. Tabii camiamızda böyle at sahipleri de yer almaktadır. Bu isimleri hepimiz zaten yakından sahaya getirdikleri atlar ve kazandıkları yarışlar ile tanırız.
Ayrıca birçok yarışsever için o gün için yarış koşan atların hemen kaldıkları yerden çıkartılıp, eğer vurulup, yarıştan önce atın oradan oraya koşup öyle bu yarışa hazırlandığı sanılıyor. Ancak değerli yarışsever arkadaşlar keşke herşey sizin dediğiniz/gördüğünüz gibi olsa, oysa bu kadar kolay değil.
Bir yarış atı sahaya gelene kadar taylığından tutun doğumuna kadar geçen dönem, safkanın yarış hayatını olumlu veya olumsuz yönde etkiler. Bir yarış atı doğumundan sonra iki yaşlılığına gelmeden çiftlikten sahaya getirilir. Tabii oda koşacağı hipodromda ahır başvurusundan sonra ahır çıkarsa. Bu ahır çıkma konusu da bambaşka bir konu zaten. 2 yaşlılığından sonra veya iki yaşlılığına kadar ilk başta gezintilerini, sabahın erken saatlerinde kenterini, kenterden sonra işlerini yani galoplarını tamamlayıp son olarak da start makinesinden düzgün çıkıp yarışlara katılabilmek için belge alması gerekiyor. Bunların hepsini yaparken de atı üzmeden, acele etmeden ve herhangi bir soruna neden olmayacak düşüncelerle ilerlemek zorundasınız. Ondan sonra koşacağınız yarışın 6 gün önceden kayıdı yapılır, yarışa iki gün kala da ata binecek jokeyin veya aprantinin deklaresi yapılır. Son olarak da yarış günü yarış saatinden 6 saat önce yarış yemi verilir. Eğerleme mahalinde gezintilerini söylemiyorum bile.
Bir at sahibinin sevinci bu nedenlerden dolayı fazla oluyor. O anda bütün ilgililerinin aklından aynı anda aynı şeyler geçiyor, bu zamana gelene kadar çekilen zorluklar geliyor. Bunları yaşamış birisi olarak söylüyorum bende. Hele işin en zor kısımı da padokdan çıkıp atların starta girerken ki sürecini beklemek. Bir at sahibi için 2 sene beklemekten çok bu kısım heyecanlıdırır ve süre bir türlü geçmez. Her şey o maksimum 3 dakikaya bağlıdır. Yarış bitimi bazıları için mutluluk bazıları için hüzündür ama unutmayın ki her zaman siz kaybetseniz de kazanan tek bir şey vardır oda SABRINIZ. Atçılıkta sabır olmazsa hiçbir yere gelinmez. Her yarıştan sonra kötü koşan atların sahiplerine etrafındakiler “Ya üzülme yarış çok, yeter ki at iyi olsun” diye bir tabir kullanırlar. Bu söz sadece o andaki kötü atmosferi bozmak için denilen bir sözdür. At sahibi de bunun farkındadır ama onunda elinden bir şey gelmez, o da etrafındakilerle aynı görüşte olur. Evet bunları anlatıyorum çünkü sevgili yarışseverlerimiz atçılığın, bir at koşmanın bırakın bir at koşmayı sahaya getirmenin ne kadar zor olduğunu anlasınlar.
Son olarak hem değerli yarışsever arkadaşlarımız için, hem de at sahibi olmak isteyen dostlarımız için küçük bir hesaplama yapalım, kararlarını kendileri versinler artık…
Orta düzeyde bir at sahibi olacağım derseniz ortalama 50 bin lirayı gözden çıkarmanız gerekiyor. Atınıza bakması için bir seyis gerekecek. Bunun maaşı 800 TL. Ayrıca yarış ikramiyesinden %5 verilir. Sabahları atlarınızı çalıştıran idman jokeylerine ayda 200 TL. Antrenöre belirli bir maaş + yarış ikramiyesinden anlaşmaya göre belirli bir yüzde. Ayrıca aylık yem, talaş, ilaç vb. diğer ihtiyaçlar minumum 2 bin lira tutar. Ekipte çalışan herkesin Sosyal Sağlık Güvencesi. Sonuçta at sahibi olan bir kişinin her ay en az 2.500 lira gideri vardır. O da atlarına iyi bakan, hayvanları seven, onlara değer veren 20 günden aşağıya yarış koşmayan at sahipleri için geçerli. Buradan isim vermek istemiyorum onlar zaten kendilerini biliyorlar. Bana sadece tebrik etmek düşüyor. Kısacası değerli okurlarım dışarıdan göründüğü kadar kolay değil, at sahibi olan herkes para kazanmıyor-kazanamıyor. Çok emek ve sabır gerektiren bir meslek. Sizlerde umarım anlatmak istediğimi anlamışsınızdır. Son olarak da buradan bütün at sahiplerine bol şanslar diliyorum ve Allah yardımcıları olsun.
Her Türlü Soru ve Görüşleriniz İçin
Şükrü Demir
https://twitter.com/SukrudKr