Günün Bankosu | İddaa tahminleri – Banko maçlar

‘Ersun Aragones’

Vermaelen, Arteta, Diaby ve Oxlade’in yokluğu; ilk 11’deki tam 5 oyuncunun da yüzde yüz hazır olmaması Wenger’in eline tek atımlık bir kurşun şansı bırakmıştı: Hareketli pas oyunlarını tam sağlıklı olmayan oyuncularla 90 dakikaya yaymaları imkânsızdı zaten. Planlarını iki devrenin başındaki enerjileri üstüne kurmuşlar; ilk 20 dakika denediler, oyunu özellikle Bekir’in kanadına yığdılar ama gol gelmedi. İkinci devrenin ilk 20 dakikasındaki ikinci denemeleriyse sonuç verdi, artık Bekir sahada değildi ama “Ziegler’in laciverti” de zaten sol tarafın çok güvenli olmadığını hissettiriyordu.

Fenerbahçe’nin ise Şampiyonlar Ligi tarihindeki ikinci Arsenal ev sahipliği birincisine fena halde benziyordu: Ekim 2008’de Aragones, sadece 6 ay önce Devler Ligi çeyrek finalisti olan harika takımın genlerini bozmuş,  Maldonado-Selçuk’lu orta sahasıyla 5 gollü bir bozguna neden olmuştu. Arsenal’in Kadıköy’ü ikinci ziyaretinde de tablo benzerdi: Sadece 6 ay önce Avrupa Ligi’nde fırtına gibi esen, Lazio’ya Benfica’ya Kadıköy’ü dar eden takımın yerinde yeller esiyordu dün gece. Yanal, İspanyol teknik adamdan 5 yıl sonra Aragones’le aynı hataya düştü: Teslim aldığı oturmuş takımın ayarlarıyla gereksiz biçimde oynadı. Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalktı ve bedelini ağır ödedi maalesef…

Emre’nin, Meireles’in güçlerinin kısıtlı olduğu veya geçen yılki takımın parçalarından biri Hasan Ali sağlamken Kadlec kumarı oynandığı gibi detaylara boğulmadan sadece şu örneklere bakmak, meramımı daha iyi açıklayabilir sanırım: Kupa canavarı Guardiola, Bayern’deki ilk maçında Götze-Thiago ikilisini 18’e bile almadı. Çünkü geçen yılın kazananları, en azından birkaç hafta saygı duruşunu hak ediyorlardı. Benzer senaryoyu Neymar-Barça için de kurabilirsiniz. Çünkü başarılı takımı bozmayıp yavaş rötuşlar yapmak, sadece giden hocayı değil, kalan oyuncuları da yüceltir. Onlara saygı duyarsanız, sistemi korursanız sadece onlar değil siz de kazanırsınız. Aksi haldeyse sadece onlar değil, siz de kaybedersiniz. Dünkü gibi…

Gecenin kaybedeni: Webo

Dün  Webo iyi değildi, üstelik kenarda Emenike varsa hocanın onu son yarım saatte değiştirmesi çok doğal. Ama Yanal’ın değişiklik işaretini Webo gol kaçırdığı anda canhıraş bir şekilde yapmasını garipsedim doğrusu. Gol kaçıran her oyuncu zaten çok üzülür, siz (bir-iki dakika dahi beklemeyip) onun pozisyonu harcadığı saniyelerde kenara net bir şekilde seslenirseniz bence çıkan oyuncunuzu da çok üzersiniz. İleride Fenerbahçe’nin rotasyonda çok ihtiyacı olacağını düşündüğüm Webo bence çok üzüldü dün gece…

Gecenin kazananı: Arsene Wenger

Sadece spor adamı olarak değil, insan olarak örnek aldığım bir karakter Wenger… 2008’de ikimiz de yayıncı kuruluşlar için Fransa’nın grubunu takip edip, anlatım pozisyonlarımız da yan yana düşünce şahsen tanışma-uzun uzun sohbet etme şerefine de eriştim. Sadece futbola değil, dünyaya da bir iktisatçı gözüyle baktığını biliyorum ve verimliliği düşen transfer stratejisiyle artık Londra’da mutlu olmadığını düşünüyorum. Villa maçında taraftar protestosu da onu çok germişti, dün de Kadıköy’de 17 yıldır hiç olmadığı kadar gergin olduğunu gözlemledim.

Mâlumunuz, Wenger’in Emirates’teki kontratı bu sezon sonu bitiyor ve bu yıl United-Chelsea-City’den hangisi ligi üçüncü bitirirse ona pek tabii ki talip olabilir (di). Tüm bu faktörleri göz önüne alınca dün 51’de Gibbs golü atmadan sadece bir dakika önce Kuyt’ın şutu çerçeveyi geçse, muhtemelen Londra’daki kriz de, Wenger’in mutsuzluğu da büyüyecekti. Arsenal 15 yıl sonra ilk kez Şampiyonlar Ligi’ne giremeseydi, Emirates’le Wenger’in gönül bağı da kopabilirdi. Dün Kuyt o rahat pozisyonda iyi bir şut çekebilse belki de Arsenal’in tarihi değişecekti… Olmadı.

Uğur Meleke / Milliyet

 

Exit mobile version